Covid-19 salgını; beynimizi ve sinir sistemimizi de etkiledi!

Pandemi yani tüm dünyayı etkileyen covid-19 salgını ikinci yılına giriyor. Toplumun her bölümü bir şekilde etkilenirken kronik nörolojik hastalıkları olan veya ileri yaş grubunda olanlar en çok zarar görenler arasında yer aldı. Nörolojik anlamda pandeminin etkisi birkaç başlık altında toplanabilir.
 
Başlangıçta, sokağa çıkma yasağı ve 65 yaş üzerindeki kişilere yönelik uzun süreli devam eden sınırlamalar bu yaş grubunda önemli bir hastalığı olmayanları bile olumsuz etkiledi. Covid-19 enfeksiyonunu ağır geçirme ve ölüm korkusu o döneme kadar çok aktif bir yaşam sürmüş olan büyüklerin bile eve kapanmasına ve yaşamlarını yardımsız sürdürememesine yol açtı. Yaklaşık bir yıl sonra kullanılmaya başlanan aşılara rağmen kişiler artık daha çok evde ve izole kalma davranışını devam ettirdiler. Pandemi öncesinde olmayan veya hafif olan unutkanlık veya konsantrasyon güçlüğü yakınmaları ile nöroloji poliklinik başvuruları pandemi dönemiyle birlikte arttı. Dışarı çıkma korkusu nedeni ile artan hareketsizlik, denge bozuklukları, kas güçsüzlüğü ve çeşitli boyun / sırt / bel ağrılarında artışa yol açtı.
 
Evde kalmanın etkileri farklı yaş gruplarında farklı belirtilere yol açtı. Öncelikle hafif bilişsel (kognitif) bulguları olan veya sağlıklı olan ileri yaş kişilerde sosyal ve aktif ve aktif yaşamdan kopma ciddi unutkanlıkların gelişmesine neden oldu. Hastalar daha önce yapabildikleri birçok aktiviteyi yapamaz duruma geldi, günlük yaşamı idame ettirmede zorluklar ortaya çıktı. Çocukları ve torunlarından uzakta kalma zorunluluğu bir taraftan büyüklerin kendisini işlevsiz hissetmesine yol açtı, diğer taraftan ise ciddi depresif bir duygu durumun ortaya çıkmasına neden oldu. Demans (bunama) için tedavi altında olan hastaların ise bulgularında belirgin kötüleşmeler izlendi.

Evden çalışan genç popülasyonda ise çalışma saatlerinde artış, çalışılan fiziki şartlar ve çocuklu ailelerin dar mekanlarda hep birlikte olma zorunluluğu farklı sorunlara yol açtı. Stres düzeyinde artış, uyku düzeninde bozulma veya uykusuzluk, kilo alımı ve boyun başta olmak üzere sırt ve bel ağrıları sık görülür oldu. Yemek masası veya evdeki çeşitli alanlarda tüm gün bilgisayar başında çalışma bu ağrıların başlıca nedenini oluşturdu. Evden çalışma dzüneninde measi saatlerinde belirsizlik, iş yaşamındaki sosyalleşmenin kaybı ayrıca başka fiziksel ve mental sorunlara sebep oldu. Bu sorunlar hala ortadan kalkmış değil.
 
Covid-19 salgın sürecinin kişisel yaşamlar üzerine olumsuz yansımaları dışında enfeksiyonun doğrudan nörolojik hastalıklar ve sinir sistemi üzerine de etkileri ortaya çıktı. Birçok kronik hastalıkta olduğu gibi özellikle bağışıklık sistemini etkileyen rahatsızlıklara sahip kişilerin yaşamında ciddi kısıtlamalar gerekti. Bunlar arasında bağışıklık sistemini ciddi olarak baskılayan tedaviler gerektirebilen MS, vaskülit ve kas-sinir kavşak hastalıkları olanlar günlük yaşamlarından geri kalmak zorunda oldu. Ayrıca hastanelerin kapasiteleri covid hastaları ile dolmuş olduğundan birçok hastanın rutin tedavileri gecikmiş oldu.

Son olarak ise Covid enfeksiyonunun yol açtığı sorunlardır. Salgının ilk aylarından itibaren virüsün sinir sistemini (SS) “sevdiği” (SS’ne trofik virüs) fark edildi. Sık görülen koku ve tat alma kaybı başta olmak üzere şiddetli uzun süreli baş ağrısı, beyin ve omurilik hasarları, uzun sinirlerin kılıflarının inflamatuar (iltihabi) hasarı veya polinöropati (Guillain-Barre sendromu) vakaları tüm dünyada giderek artan oranlarda bildirilmeye başlandı. Erken evrede izlenen etkiler dışında Covid sonrasında “uzun Covid” bulguları yaklaşık olguların üçte birinde görülmeye başlandı. Uzun Covid sorunları arasında nörolojik yakınmalar maalesef büyük bir yer kaplamakta. Bunlar arasında 6 aydan fazla sürebilen kronik yorgunluk – kas ağrıları, uykusuzluk, dikkat toplama zorluğu – unutkanlık önemli bir tutmakta ve Covid sonrasına yaşamı oldukça zorlaştırmaktadır.
 
Covid ile ilgili bilgilerimiz iki sene öncesine oranla artmış olmakla beraber, değişen virüs varyantları ile birlikte hala bilinmezler oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Kesin tedavisi olmayan bu hastalıkta, başta nörolojik yan etkilerden kaçınmak amacı ile korunma en önemli yaklaşımımız olarak yerini korumaktadır.
 
Halen, hem toplumsal hem de bireysel düzeyde korunmanın en önemli yöntemleri aşı – maske ve mesafe olarak ön planda yer almaktadır.