Kalp Sağlığımızı Olumsuz Etkileyen Besin Maddeleri
Son Yıllarla, dünyanın ve ülkemizin gündeminde ender olarak yer almaya başlayan (ama göz ardı edilen, üzerinde çok fazla durulmayan) anne karnından başlayarak; yaşam için, başta kalp sağlığımız olmak üzere, ciddi sağlık sorunlarına neden olan; Mono Sodyum Glutamat, Akrilamid ve de Aflatoksin konusunda, öğrencilerimizle birlikte yaptığımız çalışma sonuçlarımızı vakfımızın dergisinin değerli okurları ile paylaşmak istedik. Araştırmamız sürüyor. Öncelikle; sözünü ettiğimiz maddelerle ilgili kısa bilgi verelim.
Mono Sodyum Glutamat (MSG); Çin tuzu olarak da bilinen, bazı besin maddelerinde doğal olarak ama az miktarda bulunan, geleneksel Asya ve Çin yemeklerine, lezzet için katılan MSG olarak, katıldığı besin maddelerinin paketlerinin üzerinde yazılması zorunlu olan, bu katkı maddesi yıllardan beri biliniyordu. 1 yaş altı çocukların besin maddelerinde, aşırı miktarda bulunduğu, tüketildiği zaman çocukta beyin gelişimini olumsuz etkilediği, sara nöbetlerine, kaslarda çalışma bozukluğuna neden olacağı da biliniyordu. Son yıllar da ise; aşırı kullanımında her yaşta geri dönüşümsüz hastalıklara ve bozukluklara neden olduğu da yapılan çalışmalarla kanıtlandı.
Mono Sodyum Glutamat hangi besin maddelerinde bulunur;
Konserveler, Hazır Çorbalar, Et ve Tavuk suyu tabletleri, Donmuş Hazır Gıdalar, Aromalı Patates Cipsleri, İşlenmiş Et Ürünleri, Salam, Sosis vb. Hazır meyve suları, dondurmalar ve de renkli yoğurtlara katılmaktadır. MSG; Tatlı, Tuzlu, Acı ne tür yiyecek olursa olsun, fark etmeden, nelere katılsa, hepsini lezzetlendiriyor ve bizleri bağımlı kılıyor.
Mono Sodyum Glutamat’ın Zararları nelerdir;
Sinir Sistemimizdeki hücrelerimizin yapısını bozabiliyor. Sara nöbetleri, Parkinson, Alzheimer, Demans, Huntington Hastalıklarının yanı sıra körlüğe kadar götüren, gözün retina tabakasını harap ederek, görme bozukluklarına neden oluyor. Yağ birikimi, doyma metabolizmamızda bozukluk nedeniyle, şişmanlığa neden oluyor. Şişmanlığın insan vücudunda, her yaşta; başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere, tansiyon yüksekliğine, kanserlere, şeker hastalığına neden olduğunu bilmeyenimiz yok sanırım. Büyüme hormonunu baskılayarak çocuklarımızın gelişimini engelliyor. Pankreasımızı bozuyor, böbrek ve karaciğerimizin görev yapmasını engelliyor. Her şeyden öte; gebelikte; plasenta bariyerini aşabiliyor, bebekte değişik anomalilere neden oluyor. Beyin başta olmak üzere kalbe zarar veriyor ve bebeğin doğmadan önce yaşamını yok edebiliyor. Yaşamı boyunca organ engelli olmasına neden oluyor. Tek bir söylemle; lezzetli oldukları için bolca tükettiğimiz bu besin maddeleri; yaşamımızı, mutluluğumuzu karartan çok önemli hastalık ve bozukluğumuz olarak, sağlıklı yaşam kapımızı çalmadan içeri girerek, sağlığımızı elimizden alıyorlar, istemesek de sağlığımızı riske sokuyoruz.
Akrilamid; Bu maddenin toksik özelliği uzun yıllar biliniyordu. Ancak; 2002 yılında yapılan araştırmalarla, gerçek yüzü ortaya çıktı. 120 derecenin üstünde, aşırı kızartılmış besin maddelerinde oluştuğu; başta kalp hastalıkları olmak üzere, değişik kanserlere, böbrek bozukluklarına, beyin kanamalarına, kemik erimelerine, değişik damar hastalıklarına, kısırlığa neden olduğu öğrenildi. En çok da patates kızartmalarında vardı. Cipsler, kızarmış etler, kızarmış ekmek kabukları, Bisküviler, Kahvaltılık Gevrekler, Fırınlanmış tüm ürünler, Kavrulmuş kahve kavrulmuş fındık, kavrulmuş badem, kavrulmuş ay çekirdeği- kabak çekirdeği. Aşırı kavrularak lezzetlenmiş ne varsa hepsinde değişik miktarlarda ortaya çıkıyordu.
Aflatoksin; Pamuk, Tahıllar, Kurutulmuş yiyecekler, fındık, mısır, biber, çay, ceviz, kuru incir, kuru üzüm, susam, süt, hayvan yemleri ambarlarda, depolarda saklanmıyor mu? İşte bu ortamlarda, rutubet-nem varsa-ortam havasızsa, saklanan yiyecekler hızla küfleniyor. Mikotoksin denilen Küf zehiri ortaya çıkıyor. İnsan vücudunu yavaş yavaş zehirliyor bu küflü yiyecekler. Kanserlere neden olabilirler. Alerjiye neden olabilirler. Karaciğeri bozabilirler. Karaciğer kanserlerine neden olurlar.
Öğrencilerimizle birlikte bu konulara ilişkin hazırladığımız anketleri, İstanbul’un değişik yerlerinde, değişik yaş grubundan, değişik meslekler, değişik eğitimli, kadın ve erkeklere karşılıklı görüşme yöntemi ile uyguladık. % 90 katılımcı; bu üç sözcüğü hiç duymamıştı. Konu ile ilgili bilgileri yoktu. % 10’u son günlerde televizyon, radyo, gazetelerden duymuş ama bilmiyordu. Katılımcıların tümü bu üç sözcükle ilgili yiyecek, içecekleri, sıklıkla tüketiyordu. Öğrencilerimizle birlikte, anketi uyguladıktan sonra, konu ile ilgili bilgi vererek toplumda farkındalık yarattığımız, bize teşekkür etmeleri ile öğrendik. Bu da bizi mutlu etti.
Düşünelim. Doğru bilgilerle, kalp ve damarlarımız başta olmak üzere, tüm organlarımızı koruyalım. Sağlıklı yaşam dileklerimizle. Sağlığımızla ilgili bilgilerin; Kalp Vakfı aracılığı ile toplumumuza ışık tutacağını düşünerek mutlu oluyoruz. Yazımızı yayınlama fırsatı veren, Kalp Vakfının değerli yöneticileri ve de emek verenlere teşekkür ediyoruz.
*Çocuk ve Toplum Hekimi Uzmanı; Türk Kalp Vakfı Mütevellisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yıldız Tümerdem