Sağlıklı ve Uzun Ömür İçin İp Uçları

Yaşadığımız Yer Sağlımızı Belirler!

Türk Kalp Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ali Serdar Fak’ın “Sağlıklı ve Uzun Ömür İçin İpuçları” konusunda merak edilen açıklamalarını bilgilerinize sunuyor, sağlıklı ve iyi kalpli yarınlar diliyoruz…
 
Kalp krizi, kalp yetersizliği ve felcin (inmenin) özetle kalp ve damar hastalıklarının tüm dünyada erişkinlerdeki en sık ölüm nedeni olduğu herkes tarafından bilinmektedir.  Bugün hava kirliliği ile birlikte çevre kirliliğinin kalp ve damar hastalıkları açısından en yaygın risk faktörü olduğu artık kabul ediliyor.  Çok sayıda araştırmaya göre çevre ve hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde sekseni kalp ve damar hastalığına bağlı ölümler olarak gerçekleşmektedir.
 
Hava kirliliği ve çevre kirliliği genelde yoksul ülkelerde ve ülkelerin yoksul kesimlerinde daha fazla insanı etkilemektedir. Kirliliğe en çok yoğun trafik, denetimsiz endüstriyel faaliyetler ve kalitesiz malzemelerle ısınma yol açmaktadır. Genellikle yoksul ülkelerde ve yoksul kesimlerde daha yaygındır.  Hava kirliliğinin arttığı dönemlerde akciğer hastalığı, kalp krizi, kalp yetersizliği ve felce bağlı nedenlerle ölüm riskinin artmış olduğu, Çin, ABD, birçok Avrupa ve Güney Amerika ülkelerinde yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur.
 
Artmış ölüm riski hem hava kirliliğinin artmış olduğu dönemlerde kalp krizi, kalp yetersizliği ölümlerinin artması şeklinde akut olarak ortaya çıkmakta hem de hava kirliliği ve çevre kirliliği yoğun olan yerlerde yaşayan kişilerde diğer bölgelerde yaşayanlara göre uzun dönemde artmış kalp ve damar hastalığı ölüm riski olarak kendini göstermektedir.

Çok kanıt var; trafiğin yoğun olduğu bölgelerde ve yoğun arterlere yakın yerleşim yerlerinde yaşayanlarda kalp damar hastalıkları ve bunlara bağlı sorunlar daha fazla görülmektedir.
Trafiğin yoğun olduğu mekânlarda ve saatlerde egzersiz yapanlarda daha fazla kalp aritmisi görüldüğü rapor edilmiştir.   
 
Diğer yandan küresel ısınmanın çevre ve hava kirliliğini arttırdığını ve bir kısır döngü yarattığını son yıllardaki araştırmalar ortaya koymaktadır. İnsan eli ile çıkarılan orman yangınları ve volkanik faaliyetler de ayrıca hava kirliliğine ve çevresel kirliliğe ilave katkıda bulunmakta ve kısır döngüyü arttırmaktadır.
 
Çevre ve hava kirliliğinden etkilenme çocuk yaşlarda hatta anne karnında başladığı için buna bağlı zararın daha yoğun olduğu, olacağı tahmin edilmektedir. Bu durumun etkileri çevre ve hava kirliliğini yoğun yaşayan genç kuşaklarda önümüzdeki 10 yıllarda belirgin olarak ortaya çıkacağından endişe edilmektedir.  Anne karnından başlayan ve yaşam boyu devam eden bu etkiye "epigenetik etki" adı verilmektedir.  
 
Bu nedenle gerek küresel ısınmaya karşı gerekse çevre ve hava kirliliğine karşı duyarlı olmak ve alınacak önlemleri desteklemek yeryüzüne karşı sorumluluğumuz olduğu kadar kendimizin, çocuklarımızın ve bizden sonraki kuşakların sağlığını korumamız için de gereklidir.  

Uzun ve Sağlıklı Yaşamın Anahtarı Var Mı?

Mucizevi bir tek anahtar yok. Esasen uzun ve sağlıklı yaşamak için bilimsel olarak kanıtlanmış bazı önerilere uyumak ve yine bilimsel olarak kanıtlanmış bazı olumsuz davranışlardan kaçınmak yerinde olur.
Yararı kanıtlanmış önerileri özetleyebiliriz:
• Sağlıklı yemek,
• Düzenli ve yeterli uyumak,
• Düzenli egzersiz yapmak,
• Sağlıklı kilomuzu korumak,
• Zihnimizi iyi ve olumlu faaliyetlerle meşgul etmek,
• Elbette sigara ve tütün ürünleri kullanmamak, varsa alkol tüketimini azaltmak.

Aklınızda bulunsun; yeni çalışmalar sosyal iletişimi yüksek kişilerin, sevdikleri ile daha fazla zaman geçiren insanların daha sağlıklı ve mutlu olduğuna işaret ediyor.

Düzenli Kontroller, Ne Zaman, Nasıl?

Belirli aralıklarla yapılması gerekenler için tek bir reçete yok yani moda deyimle herkes için uygulanabilecek tek bir "check-up programı yoktur" bilimsel olarak.

Öncelikle yine bir kardiyolog olarak tüm erişkinlerde en çok rastlanan ve en çok ölüme sebep olan hastalıkların kalp damar hastalıkları olduğunu hatırlatmak isterim.

Bu hastalıkları önlemenin mümkün olduğunu vurgulamak isterim.
 
Bu nedenle sigara içmemek, hipertansiyonu önlemek, varsa tedavi olmak, yüksek kolesterolü önlemek, varsa tedavi olmak, fazla kilolu olmamak, varsa fazla kiloları vermek, şeker hastalığını önlemek ve düzenli egzersiz yapmak kalp krizi, kalp yetersizliği felç ve kalp hastalığına bağlı erken ölümleri önlemek için uyulması gereken en önemli önerilerdir
 
Hipertansiyonun tedavisi ile kalp hastalığı ve felç riskinin en az yarı yarıya azaldığı kanıtlanmıştır. Yine yüksek kolesterolün tedavi edilmesi ile kalp krizinin, felcin ve ölüm riskinin azaldığı defalarca kanıtlandı. Yaşımız kaç olursa olsun ideal kan basıncı 120/80 mmHg ve altında olmalıdır. 140/90 mmHg nın üzerinde tedavi gerekir, bazen tedaviye daha erken başlanması gerekebilir.

Erişkin kişiler kan basıncı ölçmeyi mümkünse bir hemşire veya doktordan öğrenmeli ve evde aralıklı olarak kendi kan basıncına bakmayı alışkanlık haline getirmelidir. Unutmayın yüksek tansiyon belirtisiz ve sinsi bir hastalıktır çok yüksek kan basıncı değerleri yıllarca hiçbir işareti ve şikayete sebep vermeyebilir ancak kalbinize damarlarımıza hasar verebilir.
 
Hipertansiyonu zamanında teşhis etmenin tek yolu düzenli tansiyon ölçmektir. Kalp hastalıkları dışında sık görülen bazı kanser türlerinin erken teşhisi için zamanında kontroller yapmak önemlidir. Bu kanser türleri cinsiyete ve yaşa göre değişir. Kadınlarda meme kanseri, erkeklerde prostat kanseri için belirli yaştan sonra düzenli kontroller yapılmalıdır.
 
Ayrıca yaşla birlikte kalın bağırsakta polip ve kanser sıklığı artabilir. Yaşa ve ailede bu tür kanserlerin bulunup bulunmadığına göre yapılacak tetkiklerin çeşidi ve sıklığı doktor tarafından belirlenir.
 
Hiçbir yakınmamız olmasa bile yılda bir kez doktora muayene olunmalı ve gerekli görülen temel kan tetkikleri yaptırılmalıdır. Bu önlemler en sık görülen hastalıkların zamanında tanınması ne tedavi edilmesi için olanak sağlar.

Sağlığımızın Tehlikede Olduğunu Gösteren İşaretler

Özetle aşağıdaki belirtiler akut veya kronik önemli hastalıklar için uyarıcı işaret olabilir.

1. Kilo kaybı ve iştahsızlık
2. Çabuk yorulma ve nefes darlığı
3. Efor sırasında göğüste, sırtta baskı dolgunluk veya yanma hissi
4. Özellikle 60-65 yaşın üzerinde olan ve hipertansiyonu olan kişilerde sebepsiz çarpıntı atakları
5. Ani olarak baş dönmesi, göz kararması, fenalık hissiyle olan çarpıntı atakları ve bu şikayetlerin özellikle efor esnasında olması
6. Bir taraf yani sağ veya sol taraf, kol veya bacaklarda veya yüzün sağ veya sol tarafında uyuşma kuvvetsizlik konuşamama tekerleme (birkaç dakika sürse geçici bile olsa önemlidir),
7. Tuvalette çıkma alışkanlığında değişim, yani son birkaç ay veya haftada ortaya çıkmış nedensiz kabızlık veya kabızlık / ishal atakları
8. Birkaç haftadan uzun süren öksürük veya öksürük ve balgam, sebepsiz ve özellikle geceleri terleme,
9. Boyun, kol altı, kasık gibi bölgelerde ele gelen ağrılı veya ağrısız bezeler, kitleler

Ancak unutulmaması gereken önemli konu bazı şikayetler sadece stres endişe gibi ruhsal nedenleri ortaya çıkabileceği gibi önemli birçok hastalık uzun süre hiçbir belirti vermeyebilir.

Bu nedenle sağlığımızı korumak için şikayetlerin ortaya çıkmasını beklemek değil yaşınıza göre gereken sıklıkta muayene olmak, kan basıncı mısın kolesterol ve kan şekerimizin normal sınırlarda olduğunu bilmek ve takip etmek, uygun kiloda olmak ve düzenli egzersiz yapmak her zaman gerekli koşullardır.

Aşılara Çok Borcumuz Var!

Çok değil bizlerin çocukluğunda neredeyse her mahallede çocuk felcinden sakat kalmış, yürüyemeyen insanlar hatta akranlarımız vardı.

Bugünkü kuşaklar olarak çoğumuz, belki de hepimiz varlığımızı ve sağlığımızı bir anlamda aşılara da borçluyuz.

Bilimsel araştırmalara göre insan sağlığına en önemli katkı sunan tarihteki 3 gelişme aşağıdaki gibidir:

1. Kentlerde atık suların ayrıştırılması yani kanalizasyon şebekesinin tasarlanıp yapılmış olması,
2. İshale karşı ağızdan verilen su ve elektrolit çözeltisi tedavisi (Afrika başta olmak üzere yaşanan akut, kronik ishal tablolarını, kolera salgınlarını düşünün),
3. Aşılar.

Birçok tıbbi, cerrahi tedavi ve bugün haklı olarak övündüğümüz yüksek teknoloji tıbbi olanakların yığınsal yararı yukarıdaki bu 3'ünden sonra geliyor.

Çiçek hastalığı yüzyıllarca Avrupa kıtasının nüfusunun önemli bir kısmını yok etti.
Yine çiçek hastalığı Avrupalılar tarafından  Amerika'ya taşındı ve özellikle Güney Amerika kıtasında yerli nüfusun neredeyse yok olmasına sebep oldu.
Bugün kızamıktan, difteriden bebekler çocuklar ölmüyorsa aşılar sayesindedir.

Hatta birçok kişi difteri ve kızamık hastalığının ne olduğunu bilmiyorsa yine aşılar sayesindedir.

Bugün yine ülkemizde ve dünyada Covid-19 sebebiyle hastaneye yatan ve yaşamını kaybedenlerin çok büyük bir kısmı  aşı olmayanlardır.

Özellikle sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin tersine Covid-19 aşısı ile ilişkilendirilmiş kalıcı bir hastalık ya da hasar bilimsel olarak yayınlanmış değildir.

Aşıya bağlı olası miyokardit  olguları çok seyrek, hafif ve geçicidir. Oysa Covid-19 hastalığının kendisi çok ağır kalp tutulumu ve miyokardit yapıyor ve hasar bırakıyor.

Kendimizin ve çocuklarımızın sağlığı için aşılar konusunda, hele ki pandemi döneminde doğru bilgilerle hareket etmeli ve sorumlu davranmalıyız.